Uncategorized

Beyoğlun da Suzan ı Beklerken

Aradan on yıldan fazla zaman geçmiş.Onu görme telaşım aynı sararan yaprakların düştüğü o kalem silgi kokusunu çağrıştıran okul günlerimiz gibi.Hatırlıyorum okuldaki bütün duavarlar şahitti sevgimize.Ahhh ah ne çok severdik bir gün göremezsek özlerdik.Cumartesi pazar olmasın derdik hep.Ellerin ellerimdeydi sıcacık.Ders araları bitmesin hiç derdin bana.Okula senin için gelirdim.

Şimdi bu ağacın altında ele avuca sığmaz kalabalık gözümün önünden akarken simitçide kulağımın dibinde başladı..Simiiiiitt simiiiiiit taze gevrekler yeni geldi bunlar.

Allah cezanı versin adam aklım başımdan gitti.Bu nasıl bağırış.Ses değil borazan.İyi oldu kendime geldim.Zaten hava donduruyor.Ellerim siyah mantomun cebinde yürüyorum İstiklal de.Öyle eskilere dalıyorum.Yağmurda başladı.Ağır ağır yağan yağmurda ellerim cebimde her yere bakıp hiç bir şey göremeden dolanıyorum.Senin buralardan gittiğinden beri uğramadığım o tahta bacaklı ve bir tanesinin hep kısa olduğu masalarının düz durmadığı o yere mi gitsem?Orda mı beklesem seni.Hem belki yağmurda diner.Islanmışım bayağı montumu şöyle sandalyeye asayım da kurusun.

Bir şey alır mısınız?

Açık bir çay alayım.

Hemen dedi genç.

Şimdi abin aklıma geldi Suzan.Nazif abi derdik bıçkın deli doluydu , ne kadar gençtik be o zamanlar.Hiç sevmedi beni.Ters ters bakardı adeta bakışlarıyla döverdi.Gerçi bir kaç kerede tokatının tadına da bakmışlığımız vardı.Okulun arkasında kıstırmıştı beni benim bacımın peşini bırakacaksın ulan sen biz denmisin ki ne haddine diye okkalı Osmanlı tokadını yapıştırmıştı.Bugün hala gülerim o günler başkaydı.Çok acı çektim Suzan be hiç bir şeey senden sonra güzel olmadı.Hep biraz kırık, yarım ve tatsızdı.Seni hiç unutamayacağım sandım.Şimdi niye görüşmek istiyorsun ki.Neden?

Her şeyi Aylin den öğrendiğimden beri hayat benim için bir daha eskisi gibi olmadı.Bir yanım hep eksik kaldı.Sadece Ali ye inanıyoruz diye mi oldu olanlar.Bak hala sinirleniyorum.Gerçekten de genç adamın kömür karası gözlerinden kıvılcımlar çıkıyordu.Elleride titriyor ve scak çay bardağını sıkıyordu.Yıllar geçmiş olmasına rağmen içine sindiremediği şeylerin acısını şimdi Suzan dan çıkartacaktı.İşte kararlıydı söyleyemediği onca şeyi soracaktı.Aylin e anlat demişti her şeyi.Babamlar vermiyorlar.İstemiyorlar Mustafa yı demişsin.Kızı Hollanda daki amcasının oğluna verdiler.Yemeklerini adetlerini bilmedikleri uzak ülkeye gönderiyorlardı küçücük kızı.Sanki gönderecekleri ülke onların aynı dinindey miydi.Bu nasıl işti böyle.Genç adamın aklına dün gibi Aylin den öğrendiklerini hatırlıyordu şidi bir bir.Benim anamda başını örtüyordu.Pazartesi günü cam siliyordu.Bayramlarımız bir değil miydi.Sokak kapısında top oynamayı bırakıp el öptürmüştü.L eyn köpoğlusu koşun çabuk, bırakın topu bugün bayram demişti baban.Nazif abiyle aynı sokağın çocuklarıydık.Senlede.Çocukluk aşkım,okuldaki sevdamdın.Genç adamın içtiği kaçıncı çaydı yağmur ve çay iyi geliyor belliydi ona.Saçlarının yan traflarındaki kırlaşmış tutamlar ona bir olgunluk getirmişti.Sonra dudağında bir gülümseme belirdi.Anımsamıştı bir keresinde aynı pazardan annelerimiz tuvalette giyilen o plastik terliklerin aynısını almışlardı.Bizler yıllarca komşuluk yapıp iç içe yan yana yaşamıştık.Analarımızın günleri,babalrımızın kahvehane maceraları,tavla kavgaları.Bakkal Rasim amca,okulun kantincisi Ali abi,yan komşu dedikoducu Nesibe abla,herkes bizi bilirken sen gittin be güzelim.

Birgün iftardaydık sizde,biz çocuklara mutfakta yer sofrası yapmışlardı.Top atılır atılmaz o kadar çok su içmiştim ki annenin yaptığı o kimyonlu luru köfteleriin tadına bakamamıştım.Zaten abinde çatala ikişer ikişer batırıp bize bırakmamıştı.Bizde karşılıklı senle gülüşüp karnımızı doyurmuştuk.Ne günlerdi be.

Aylin den öğrendim sonra evlendirileceğini benle olmaz dediklerinden sonra koklamaya kıyamadığım o saçlarını yolmuş odallara kitlemişsin kendini.Günlerce ağzına su koymamışsın.Elin ne çatal ne kaşık tutmuş.Evi temizlettirmişler sana.Haftaya yüzük takacaklarmış parmağına.Üst baş alacaklarmış sana.Nasıl ağar geldi bunları ööğrendiğimde bende günlerce evden dışarı çıkamamıştım.Benim de dizlerim ağırlaşmış kollarım tutmamıştı.Mahalle bana zavallı gözüyle bakıyordu.Bir tek annemle ablam ortaktı acıma.Benimle ağladılar benimle uyumadılar geceler boyunca.Yastığım ıslandığında elimi tutan başucumdan ayrılmadı ablam hiç.Sana da sövüp saydıklarında bile kıyamadım ben sana biliyor musun?

Nefret ediyorum annemden diye diye sen de çok ağlamışsın.Annemin iki örgülü saçlarını kesmek,kınalı ellerine tüküresim geliyor diye feryat etmişsin.Komşular duymuş sokaklarını,yemeklerini,ekmeklerini,dillerini bilmediğim yabancı ellere beni koymayın,göndermeyin diye hep sızlanmışsın.Madem istemedin sende Suzan niye gelmedin bize.Ama sende haklıydın biz de çocuktuk be Suzan evinden çıkıp karşı eve gelince ne olacaktı ki.Belki de en doğrusu buydu.Şimdi ben iki çocuklu evli ,sen evli çocuklu niye konuşucaz.Oooooof be Suzan.Hatıralarımızı mı konuşucaz ben zaten onlarla uzun süre yaşadım.Gidiyorum ben beklemeyeceğim seni hem benim ufak kız ateşliydi dün geceden beri.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir