Uncategorized

İÇİMDEKİ SIR

13/02/2021

Bugün doğum sancıları başlamıştı. Kaç sene geçti? Nasıl biri olacaktı, asık suratlı, titizliğiyle etrafındakileri çıldırtacak mıydı? Güzelliğiyle erkekleri peşinde fır döndürüp, hayli entrikalarla onları muma mı çevirecekti? Aklına öyle kötü şeyler, böyle kötü şeyler geliyordu o zamanlar. Merakla karışık hem de ağrı sızılıydı. Hemşirelere kızıyor ama doktora bir şey diyememişti. Kendini oyalamak bir sonra ki sancıya kadar sanki zaman kazanmak istercesine tek tek ailesi aklına geliyordu.Neden gelmesin ki ailesinde her telden vardı.

Amcası hırsızın önde gideni, tam bir köşe dönücü, vurguncunun tekiydi. Hak hukuk demez beş vakit namaz kılar el açar, milletin hakkını yemekten geri durmazdı. Anne tarafı ise babasınınkilerden daha beterdi. Baba sülalesinde bu alemle bağını koparmışlardan sonra teyzelerinin çetrefilli aşk hikayeleri, ilişkilerde ki başarısızlıkları, türlü evliliklerden boşanma süreçlerindeki travmalarla yakından haşır neşir olarak büyümüştü kadın. Merakla bekliyordu onun gelmesini. Rahminden bir an önce çıkıp sancılarının dinmesini artık sakinlikle bekleyemiyordu. Başka zamanlar arkadaşlarının arasında en ufak bir şakada bile utanan sıkılan kadın gitmiş nihayetinde basmıştı yaygarayı.        21 yıllık olmuştu rahimden kurtulan büyüyüp serpilmiş dünyalar güzeli olmuştu. Tülün ardından elinde kahvaltıdan sonra keyif çayı dediği fincanla dışarı bakıyor ardından türlü belalardan esirgemesi için bildiği duaları okuyordu. Akşamda kuru patlıcan dolmasıyla, güzel bir bulgur pilavi yanına da cacık yaptık  mı gönlünü alırım diye düşünüyordu. Sonra da sipariş ettiği pastayı çıkarırdı. Gerçi diyetini bozamazdı ama belki kırmaz bir dilim yer diye düşündü. Dün akşam arkadaşında kalmak için izin verememişti yine, tartışmışlardı. Haklıydı o da erkek arkadaşıyla kutlamak istiyordu. Ama işte gelgelelim kadın bir türlü dışarı geceleri çıkmasından çok korkuyordu. Tenha bir yolda biri çekiverir gizlicene ya da otobüste, metroda tek kalırsa, daha bir sürü şey. Bitmiyordu tehlikeler beyni bir türlü susmuyordu.

Bunlar yüzünden çok kavga ettiler, hem kendini hem de kızı üzüyordu yok yere.

— Aslında yanlış düşünüyorum, biliyorum neden yapamıyorum?

Diye mutfakta yemek yaparken düşüncelere daldı. Ne yapsam nerden başlasam dedi, pastayı almaya daha var yemekleri yapsam iyi olacak. Ama bir türlü odaklanamıyor. Daha önceleri olsa bir saatin içinde beş çeşit yemek yapardı. Mutfakta ki sandalyeyi çekti masanın yanına oturdu. Arpacık kumrusu gibi daldı.

— İyi değilim ben, bacaklarımda derman yok bu böyle olmaz bugünü atlatayım doktora gidip bir gözükmeli. Kıza da belli etmemeli.

Kalktı kadın yine iyi kötü  iki üç saatte yaptı planladıklarını ama pastaneye hal kalmadı. Kartı cüzdanıma koymuştum dur bakayım arayayımda getirsinler bari dedi.

Yine aklı kızıyla dünkü tartışmaya gitti. Yanlıştı tepkim, ne var sanki gitseydi bu akşam sonraki günde beraber kutlardık. İçi içini yiyordu. Aslında bal gibi biliyorum neden böyle yaptığımı ama yapamıyorum elimde değil işte endişeleniyorum, aşamıyorum. Telefonda arkadaşıyla konuştuğu şey aklına geldi.

—- Aysel ne yapıyorsun arkadaşım?

—–İyi işte ne yapım televizyona bakıyorum, zaman geçiriyorum mecburen can sıkıntısından bakıyoruz öyle. Çıksana yukarıya.

—Çıkamam, pastayı getirecekler sen in bana, kahve içelim hem sana bir şey soracağım.

—Tamam, daha yatak kıyafetiyleyim üzerime bir şeyler geçirim de.

Pastada kutusundan belli çok afilli şey almışsın Nurdan. Bir tanecik yavruma az bile  Aysel teyzesi.

—Doğru diyorsun. Ben de bilgisayar çantası aldım ona.

—-Ayyy ne zahmet ettin, dünya paradır şimdi o.

— Olsun mezuniyetinde de bir şey alamamıştım. Şimdi işe de girdi lazım olur ona.

—Ya bak sen, şimdi dur,bir şey söyleyeceğim sana. Dün akşam sesimizi duymuşsundur, kapıştık gene ana kız.

— Evet olur öyle şeyler diyemeyeceğim artık sana. Pes diyorum. Kaç yaşına geldi, eve yatağa zincirle bari. Yaşıtları gibi gezmek tozmak isteyecek tabii bundan doğal ne olabilir. Ama sorun sensin güzel arkadaşım defalarca konuştuk. Senin başına talihsiz bir olay geldi diye kızın hayatını zehir etmek niye. Defalarca söyledim. Daha da konuşmak istemiyorum. Ama bu kız evden kaçarsa da gelip bana ağlama.

— İşte onu diyorum bende beni doktora götür, bu böyle olmayacak biliyorum. Bu kaygılar beni benlikten çıkardı ellerim ayaklarım kesiliyor, kalbim yerinden çıkacak gibi gecenin bir yarısında yataktan fırlıyorum. Kabuslarla uyanıyorum. On beş yaşımdaki halim, o bahçeli ev hiç aklımdan gitmiyor.

—– Aaaaa gerçek mi? Gitmek mi istiyorsun doktora? Kararlısın yani. Bak eminsen kadını arayayım sonra ayıp olmasın. Hem bizi sıraya da almayacak, beklemeyeceğiz sıra falan. İlacımızı da alırız hastanenin yakınındaki eczanelerden birinden. Yukarıya çıkıp arıyorum Aydan ı o ayarlasın o zaman.

—- Ara sen ara durma. Keşke yarın olsa hemen, bir konuşabilsem, açılsam.

—-  İnşallah arkadaşım inşallah.

Aysel in merdivenlerinde ki terlik seslerini duyarken iyi yaptım değil mi iyi yaptım geç bile kaldım şimdiden rahatladım. Ama nasıl anlatacağım acaba. Ben söyleyeceklerimden kendim bile utanıyorum hala. Yok be kaç yaşında kadın oldun bir sürü insanın başında bu şey, ne olmuş sanki, oldu bir kere. Kızım bilse anlar mıydı beni hak verir miydi? Ya oda mahalleliler gibi…..

Merdivenin başından seslenen Aysel,

—-Yarın saat 10 a verdiler tamam mı ben de seninle geleyim.

—- Tanıdık olunca ne kadar da çabuk oldu, tamam saat dokuzda çıkalım da anca gideriz.

—–Olur olur.

Aradan sekiz ay geçer, soğuk dondurucu karların kalkmasıyla badem ağaçları da çiçek açmıştır. İlaçlar iyi geldiği gibi orada geçirdiği saatlerde içini döke döke gözyaşlarını bitirmiş artık oda üstündeki kiri pası atmış bahar gibi canlanmıştı. Gittiği ahşap boyama kursundan birkaç arkadaş edinmiş onlarla beraber Aysel ide alarak Safranbolu turuna gidecekler bu Pazar. Kızı yoğun iş temposundan bunalıp o da Cuma akşamından arkadaşlarıyla Abant a gidip Pazar akşamı döneceklerdi.

Eve gelen temizlikçiyle kahve içmek istedi. Ne de olsa her gün içiyordu,  bir tane de kadına yapsa eline yapışmazdı. Fincanlara doldururken kızı vardıklarını söyledi.

—-Şükür varmışlar Abant a gel sen de yoruldun iç, soğutmadan Fatma.

—-Olur abla içerim. Biz senle aynı yaşıtız ama senin kocaman kızın var, işi kolayladın sen bir de evlendirdin mi helalinden oh rahatsın artık.

—-Nasıl büyüdüler diyeceksin sen de , anlamadan yılların geçecek kah ağlayarak kah gülerek. Ama siz hep gülün Fatmam.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir